Kraliçe Amastris’in İzinde: Tapu ve Kadastro Öğrencileri Antik Kenti Yerinde İnceledi

Paylaş: 
Yayın Tarihi : 30/10/2025
Bartın Üniversitesi (BARÜ), Ulus Meslek Yüksekokulu, Tapu ve Kadastro Programı öğrencileri, 30 Ekim 2025 tarihinde Amasra’da yer alan Amastris Antik Kenti kazı alanına teknik bir gezi gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında öğrenciler, Roma İmparatorluğu döneminin ekonomik gücünü ve kültürel zenginliğini yansıtan Stoa ve Bedesten gibi anıtsal yapıların tarihsel önemi hakkında Kazı Başkanı Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam’dan detaylı bilgiler aldı.

BARÜ tarafından 2024 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı adına sürdürülen kazı çalışmaları, milattan önce 300’lerden bu yana varlığını sürdüren Amastris Antik Kenti’nin geçmişine ışık tutuyor. Öğrenciler, kazı alanında yürütülen bilimsel çalışmaları yerinde gözlemleyerek, antik kentin adım adım gün yüzüne çıkarılışına tanıklık etme fırsatı buldu.

Anıtsal Stoa: Amasra’nın Tarihsel Derinliğinin Kanıtı

Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam rehberliğinde gerçekleştirilen incelemelerde öğrenciler, mermerden inşa edilmiş Stoa yapısının, Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait ve günümüze kadar ayakta kalmayı başaran nadir örneklerden biri olduğunu öğrendi. Stoa, Amasra’nın yalnızca Orta Çağ’a ait bir kale yerleşimi olmadığını; M.Ö. 300’lerden bu yana kesintisiz yerleşime sahip kadim bir kent olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır. Kazı çalışmaları sonucunda elde edilen bulgular, Stoa’nın da içinde bulunduğu büyük yapı kompleksinin M.S. 305–332 yılları arasında meydana gelen büyük bir depremle yıkıldığını göstermektedir.

Bedesten: Antik Kentin Ekonomik Gücünün Sembolü

Öğrencilerin incelediği bir diğer önemli yapı ise Roma dönemine tarihlenen Bedesten oldu. Stoa ile bu yapı, Amastris’in dönemin Karadeniz kentleri arasında ne denli güçlü bir ticaret ve ekonomi merkezi olduğunu ortaya koymaktadır. Kentte yer alan Roma Hamamı/Gimnazyum gibi büyük ölçekli yapılar da bölgenin refah düzeyini gözler önüne sermektedir. Stoa’nın ardından böylesine görkemli bir hamamın inşa edilmesi, Amastris’in dönemin zengin ve etkin kentleri arasında yer aldığının en somut göstergesidir.

Amastris: Bir Kraliçenin Kurduğu Kent

Amastris Antik Kenti’nin temelleri, tarihte nadir görülen bir kadın liderlik öyküsüne dayanmaktadır. Karadeniz kıyılarında Miletoslular tarafından M.Ö. 8. yüzyılda “Sesamos” adıyla kurulan yerleşim, M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında Kraliçe Amastris tarafından yeniden şekillendirilmiştir. Kraliçe Amastris, M.Ö. 301–302 yıllarında kendi adını taşıyan Amastris kentini kurarak, tarihte kendi iradesiyle şehir kuran ilk kadın liderlerden biri olmuştur.
Dönemin yalnızca krallarına özgü olan “Basileus” unvanının dişil karşılığı “Basilises” unvanını kullanabilen tek kraliçe olarak tarihe geçen Amastris’in adı, dönemin sikkelerinde de yer almış ve zamanla “Amasra” biçimine dönüşmüştür. Roma döneminde önemini korumaya devam eden kent, imparatorların desteğiyle anıtsal yapılarla zenginleşmiştir. 
 
Amasra’nın Geleceği: Ayağa Kalkacak Bir Antik Kent

Kazı alanındaki incelemeler sırasında, tapu-kadastro ve harita mühendisliği disiplinlerinin kültürel mirasın belgelenmesi ve korunmasındaki rolüne de dikkat çekildi. Öğrencilere, arkeolojik alanlarda yürütülen ölçme, haritalama ve sınır belirleme süreçlerinde kullanılan çağdaş teknikler tanıtıldı. Bu çalışmaların, mülkiyet verileriyle kültürel mirasın sürdürülebilir yönetimi arasındaki güçlü ilişkiye işaret ettiği vurgulandı.

Yapılan açıklamalarda, haritacılık ve kadastro uygulamalarının kültürel miras alanlarının belgelenmesi açısından büyük önem taşıdığı, iki alanın birbirini tamamlayan nitelikte olduğu ve disiplinler arası iş birliğinin ülkemizin tarihi değerlerinin korunmasına önemli katkılar sunduğu ifade edildi. Kazı çalışmaları titizlikle sürdürülürken hedef, Amasra’nın gelecekte Efes veya Aphrodisias gibi tamamen ortaya çıkarılmış, ziyaretçilere açık bir antik kent haline gelmesidir. BARÜ'nün bilimsel katkılarıyla sürdürülen bu çalışmalar, hem bölgenin kültürel mirasına ışık tutmakta hem de öğrencilere uygulamalı arkeolojik deneyim kazandırmaktadır.

Ziyaretin ardından Tapu ve Kadastro Bölümü öğretim elemanı Öğr. Gör. Dr. Eren Gürsoy Özdemir, kazı çalışmasına katkı sunan kurum ve kişilere teşekkür ederek şu ifadeleri kullandı: “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izin ve destekleriyle yürütülen bu değerli kazı çalışmalarına ev sahipliği yapan Bartın Üniversitesi’mize, kazı başkanı Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam ve ekibine öğrencilerimize gösterdikleri yakın ilgi ve paylaştıkları kıymetli bilgiler için içtenlikle teşekkür ediyorum. Bu tür saha çalışmaları, öğrencilerimizin mesleki perspektiflerini geliştiren, kültürel mirasın korunmasına yönelik farkındalıklarını artıran ve teorik bilgilerini uygulama fırsatı sunan son derece anlamlı deneyimlerdir.”

Teknik gezi, öğrencilerin antik kentin kültürel miras alanlarında gerçekleştirdiği toplu fotoğraf çekimleriyle son buldu.

Birim Bilgi İşlem ve WEB Komisyonu
Fotoğraflar